 |
 |
RM:New York’ta büyük bir hayran kitlen olmasına rağmen, Avrupa’da adın nadir duyulur oldu. “Free”’den bu yana değişen ne?
Haklısın, üstelik club müziği Avrupa’da, en az New York sahnesindeki kadar popülerken... Ters giden bir şeyler var! (gülüyor) Bunda bağlı olduğum plak şirketinin (Tommy Boy) promosyon eksikliği kadar, benim üşengeçliğimin de etkisi var.
RM:Neredeyse 20 senedir sahnelerdesin. 1990’larda Strictly Rhythm gibi house müzikle adeta bütünleşen firmalardan birinin sanatçısıydın. Geldiğin yerden memnun musun?
Elbette! “Grime, Silk & Thunder” albümüyle, yeniden geniş kitlelere ulaşmaya başardığıma inanıyorum. İlk günden beri şarkılarımı kendim yazıyorum, ve “underground” kaldığım dönemde bile (1998-2008 yıllarını kastederek) konserlerimde salonların tıklım tıklım olduğunu görmek tarif edilemez bir duygu.
RM:“Free”nin gördüğü muazzam ilginin ardından, bir one-hit-wonder olarak anılmaktan korktun mu?
Asla böyle bir tedirginliğim olmadı. Bugün listelere giren tüm single’larıma bakan biri rahatlıkla görebilir ki, “Free” birden çok ülkede zirveye tırmanan tek single’ım olduğundan tüm hitlerimi geride bırakıyor...halen! Tabii bunda house’un mainstream’den uzaklaşmasının da etkisi var. Bu yüzden “Grime, Silk & Thunder” için daha güncel bir sound belirledik. Vocal house, tribal, electronica kombinasyonu olarak tanımlayabilirim kabaca.
RM:“Grime, Silk & Thunder” ile club divalığını bir kez daha meşru kıldın. Yeni albüm ne zaman peki?
Yeni albüm için tarih 2011. Değişebilir de.. Şarkılarımın çoğu hazır, fakat plak şirketiyle çıkabilecek muhtemel sorunlardan ötürü yeni albüm bir süre daha bekleyebilir. Böyle bir durum olduğu takdirde oturup beklemeyi kabul etmeyeceğim tabii ki; yeni bir EP için sıkı bir bahane çıkmış olur.
RM:İstanbul’a neden gelmiyorsun? Dans etmeye gerçekten ihtiyacımız var.
(Gülüyor) Yeni albümle birlikte, neden olmasın?
